Anneler ve Kızları 35

Zerafetle Yaşlanmak… Selinciğim nereden buluyorsun bu güzel soruları bilmem ki…

Gerçekten zaman çok hızlı akıyor. Takvimden her gün bir yaprak gidiyor. Ömürden ömür. Annem ve Ayten abla (nur içinde yatsın) her yıl benden saatli maarif takvimi isterler ve de her gün bir yaprak kopartıp, yazılanların her satırını okurlar. Hoşlarına giden yazıları da benimle paylaşılar. Ve hep içimden bir gün daha eksildi diye düşünürüm. Nedense saatli maarif takvimi bana giden günleri çağrıştırıyor. Annem yeni bir saatli maarif takvimine başlamışken, sen de bu soruyu sordun. Yaşlanmak… Zerafetle… Çok beğendim doğrusu.

Zerafet denince nedense ilk önce kadınlar akla geliyor. Aslında erkeklerin de yaşlılıklarında zarif yaşlı olmaları çok önemli. Son bir aydır günlerim Ota Jinemed hastanesinde geçti. Hemen hemen haftanın bir iki günü kontrol amaçlı annemi götürdüm. İkinci kat, dördüncü kat, tüm hemşireler, hasta bakıcılar annemi konuşuyorlar, bizi nasıl karşılıyorlar güler yüzle, sevgiyle ve inan birbirlerinden habersiz, annem için; “Biz Nermin hanım gibi bu yaşta bu kadar temiz ve bakımlı bir hasta görmedik” diyorlar. En önemlisi yaşlılıkta temizlik, güleryüz, hoşgörülü davranış, teşekkürü esirgememek ve hedefteki hiç bitmeyen iyi niyetli hayaller. Sen de gördün; miniannen nasıl sevinçle doktorlarına kendini emanet etti. Çünkü bundan sonra kalan ömrünü, kaliteli yaşamak istedi, hepimizin endişelerini görmezden geldi ve zorlu bir yoldan geçmeyi kabullendi. Ve başardı… Gerçekten yaşlılarımıza Allah uzun ömür versin. Ama kaliteli yaşamak en önemlisi.

Zerafet akla önce giyim kuşamı getirmemeli. Kadın, erkek fark etmez; temiz, kibar, nerede nasıl davranacağını bilen, kelimelerini seçerek kullanan, kendini meşgul etmesini bilen, haberleri takip eden, seçici, taralı, traşlı, gazete ve kitap okuyan, yaşıyla bilgeleşen, çevresinde sevgi çemberi kurabilen, güzel yaşlanan kişiler zerafeti çağrıştırmalı.

Ben babanın aile albümlerine bakıyorum da 1929’larda Bafra nasıl düzgün… Şık giysilerle çekilmiş fotoğraflar, özenli sofralar, arkadaş gurupları… Yine aynı seneler aşağı yukarı, annemin babamın albümlerine bakıyorum, yine aynı tablolar. Sevgili arkadaşımız Prof. Oktay Kadayıfçı’ nın yazdığı bir kitap var, adı; “Atatürk gibi beyefendi ve şık olmak”. Sevgili eşi İlgihan’ın da çok emeğiyle yazılmış, çok özel bir kitap. Bence okullarda da okutulmalı. Hepinizin kitaplığında muhakkak bulunması lazım. Nasıl araştırarak yazılmış, ne güzel bir eser çıkmış meydana. Her sayfası bize çok şey anlatıyor. Beyoğlu’na nasıl çıkılırdı… Beyefendiler, hanımefendiler, şapkasız, eldivensiz çıkmazdı. Zerafet sonradan olma olmaz, parayla da olmaz. Görerek, yaşayarak, okuyarak, disiplinle olur. Hiçbir zarif beyefendinin veya hanımefendinin diş fırçalamadan güne başladığını veya yattığını düşünebilir misiniz? Duş almadan dışarı çıktığını, traş olmadan güne başladığını düşünebilir misiniz?

Zerafetle yaşlanmanın sırrı kendimizi sevmekten, kendimizin kıymetini bilmekten ve etrafımızdakileri görgü ve bilgiyle beslemekten geçer. Zaten o zaman karşımızdakini severiz, karşımızdakinin kıymetini biliriz ve hiçbir zaman yalnız yaşlanmayız.