Selin’ciğim sorunun cevabını miniannen verdi ben yazdım. Çocukken annemin yatak toplaması bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Hadi bakalım; onun ağzından yazalım:
İlk önce oda camlarını açmak lazım. Soğuk, yağmur fark etmez. En az yarım saat oda hava almalı. Üstelik aynı anda tüm odaların camları açılmalı ve kapılar kapanmamalı ki kirli hava iyice dışarı çıksın. Yorgan, yastık, çarşaf da mutlaka havalandırılmalı. Önce çarşaf silkelenmeli, yatağa düzgün bir şekilde serilmeli. Yastıklar vurulup yerlerine yerleştirilmeli. Yorgan da bir kaç kez silkelendikten sonra yatağın üzerine taşmayacak şekilde, gerekirse kenarları döndürülerek konulmalı. Yatak örtüsü de silkelendikten sonra yatağın üzerine konulup süs yastıkları dizilmeli.
Her hafta carşaflar değişmeli. Yatak her hafta ters yüz edilmeli. Yatak takımı alırken kolay yıkanabilen, kolay ütünelebilen kumaşlar seçilmeli. Hatta yatak örtüsü alırken de dikkat etmek lazım. Hoş şimdi her köşebaşında temizliyiciler var. Bu işi çok kolay yapıyorlar.
Selin’ciğim artık yaşlandım. Kontrol etmek bile bana çok zor geliyor. Ama yatağımı açtığım anda yastık şeklinden, çarsaftan hemen anlarım silkelenip silkelenmediğini. Çok üzülürüm. Yaşlıyım diye ehemmiyet vermiyorlar gibi geliyor. Aslan yattığı yerden belli olur diye bir atasözümüz vardır. Çok doğru.
Gençliğimde yardımcım olmasına rağmen yatağımı hep ben yaptım. Yatağımın üzerine oturulsun da hiç istemezdim. Ne tuhaf değil mi çocuklarımaymış bu kurallar… Torunlara, torun çocuklarına karışınca bazı kuralları gevşettim. Ama yine de akşam yatağıma yatarken, mutlaka yatağımın düzgün olmasını isterim.
Puf puf hallaççı…
Selin’ciğim en önemli konuyu atlamayalım. Eskiden böyle hazır yataklar yoktu. Tabii yorgan yastık da yoktu. Nevresim bile yoktu. Her hafta yatak çarşafları değişir, yorganlar yorgan iğnesi ile dikilerek çarşaf kaplanırdı. Ayrıca çeyizimizde mutlaka yorgan ağızları vardı. Onlar da üzerine dikilirdi. Yatağımızın kenarlarına karyola eteği dediğimiz yine aynı takımın işleri olan etekler konurdu. Her hafta bunlar sökülür, yıkanır, ütülenir, etekler ve yorgan ağzı hafif kolalanır, yatak bu şekilde en son halini alırdı.
Yorganlarımız, yataklarımız, yastıklarımız hallaççılarda dikilirdi. Ama 6 ayda bir eve hallaççı çağrılır evin müsait bir odası boşaltılırdı. Bütün gün hallaççı evdeki yatakları, yorganların pamuklarını atardı. Çok da güzel ritmik bir ses çıkartırdı. Çocuklar keyifle izler, puf puf hallaççı diye ritme eşlik ederlerdi. Bu sırada yastık yüzleri yıkanır ve ütülenirdi. Hallaççı pamuk atma işi bitince pamukları içine koyar ve özenle dikerdi. Bir de kış yatakları ve yorganlarımız vardı. Bunlar da yünden yapılırdı. Havalar ısınınca bu yünler temiz bir bezin üzerine yayılır, havalandırılır, didiklenir, hatta yıkanıp kurutulur, bu işlemlerden geçirilirdi. Bunlar için de ya hallaççıdan yardım alınır veya bu işleri yardımcı hanımlar yapardı. Çok zor meşakkatli işlerdi anlayacağın. İşimiz bitince güzel bir çay demlerdik, yorgunluk atardık.
Ama inan mutlaka bu işlerin başında dururdum. Kimselere güvenemezdim. Eksik bir iş yapılmasın diye denetim şart, bunu sakın unutmayın…
Fotoğraf: Burcu Ergin
Ağzına sağlık Miniannenin!! Tam da benim anneannem gibi .. Allah sağlıklıklar, güzellikler versin,
Tüm güzel dileklerinize canı gönülden katılıyorum.
Çocukluğuma gittim. Bahçede bu işlemleri yapan hallaç ı görür gibiyim. Eski evlerin vaz geçilmez işlemleriydi. Sevgili Nermin teyzenin belirttiği gibi pufla yastıklarda uyumak çok güzeldi. Sevgili Selin kaybolmaya yüzü tutmuş tüm bu değerlerin hatırlanmasına vesile oldüğün için teşekkürler. Deden ve miniannen annem ve babamın çok eski dostlarıydı, Turhal yıllarından. Dolayısı ile sevgili Oya bebeklik ve sınıf arkadaşım, Zübeyde de….. Aramızda olmayanları hasretle anıyoruz. Nermin teyzeye hürmet ve sevgilerimle. Seni sevgi ile takibediyor ve tariflerini uyguluyorum. Emel Sokollu Yalav