Bugün Büyükada’nın en önemli kiliselerinden biri olan Aya Yorgi kilisesinden bahsetmek istiyorum. Bu kilise her yıl 23 Nisan ve 24 Eylül günleri her dinden insanın umuduna ışık oluyor. Binlerce insan dilek dilemek için Aya Yorgi’ye çıkıyor.
Yıllar önce şimdinin çok sevilen DJ’yi Büyükada’lı arkadaşım David Şaboy ile beraber Aya Yorgi’ye gitmeye karar vermiştik. Sıcak bir yaz günüydü. Bende minicik bir şort, kılık kıyafetim aslında tam plajlık. Ama rotam bir kilise! Gençlik işte daha öğrenecek çok şeyim var.
David’le sohbet ede ede çıkıyoruz zorlu tepeyi. Rahip bizi kapıda karşılıyor. Samimi bir bakışla ‘’Evladım sen camiiye plaj kıyafetinle girebiliyor musun?’’ diyor, ‘’Bugün sizi kiliseye kabul edemeyeceğim’’ diye de kibar kibar bize yol gösteriyor. David de hak veriyor; ‘’Sinagoğa da böyle giremeyiz…’’
Bu anımı hiç unutamam. Ne güzel bir ders vermişti rahip bize.
Önümüzdeki hafta siz de dilek adamak için Büyükada’ya gitmeyi düşünenlerdenseniz, bu kurala dikkat etmek kaydıyla Aya Yorgi kalbi temiz olan herkese açık bir kilise.
Yürüyerek çıktığınız tepede mum yakıp, dileğiniz tutarsa bir daha çıplak ayak çıkmalısınız Aya Yorgi’ye. Biz hep böyle bildik. Gümüş kaplı plakalar vardı bir de, rahip dileğinize göre üzerinde farklı kabartmalar olan bu plakaları verirdi. Gerçekleştiğinde geri götürmek kaydıyla…Sonra kandilleri yakmak için yine dilek sahipleri yağ götürürlerdi. Sanırım bu adetler yavaş yavaş kayboldu. Herşey daha pratik artık.
Pratik olmak güzel ama özeni ve çevreye saygıyı unutmadıkça. Aya Yorgi’ye pırıl pırıl kalbinizle çıkıp pırıl pırıl bir Büyükada görmenizi dilerim. Birebir rahibin ağzından duyduğum için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki dallara dilekler için bağlanan kurdelelerin, bazen kurdele bulunamadığı için sakilce tutturulan plastik poşetlerin hiçbir anlamı yok. Asıl olan kiliseye iyi düşüncelerle çıkıp, iyi düşüncelerle ve huzurla inmek.
Tüm dileklerinizin gerçekleştiği ve çevremizin tertemiz olduğu bir hafta diliyorum.
No comments yet.