Bu duygusal bir yazı olacak… Bugün dedemin doğumgünü… Benim onun için yazdığım “Dedemin Sofrası-Büyükada Yemekleri” isimli kitabımın da tam tamına 10. yaş günü.
Selanik’ten göçüp Büyükada’ya yerleşen Bilgütay ailesinin küçük çocuğu olarak dünyaya gelen dedem Sabahattin Bilgütay kimbilir nasıl bir 11 Aralık günü dünyaya gelmişti.
Dedemi 9 Eylül 2003’te kaybettik… Aslında onurla ve sevgiyle yolcu ettik diyelim… İnsanın dedesi için bir yemek kitabı yazması çok görüldük birşey değil biliyorum. Onu ve bize öğrettiklerini sanırım sonsuza kadar saklabilmek adına verdiğim bir çabaydı benimki. Kitabı yazmaya başladığım bir günden itibaren “bu kitap dedemin doğumgününde bitecek” diye hayal ettim ve gerçekten de kitabımı 11 Aralık 2004’te son haliyle elime aldım… Dünyalar benim olmuştu… Dedem de sanki hiç ayrılmamak üzere tekrar doğmuştu…
Bu hisli günde Büyükada’ya özel bir selamım var.
Bu yazıya başlamadan önce soğuk algınlığından ateşli yatan oğlum “Anne ben adayı çok özledim” dedi. “Çok seviyorum adayı ve sen de duygularımı biliyorsun” diye ekledi. Yüzünde bir gülümseyle ıhlamurunu içmeye devam etti.
Düşünüyorum da Büyükada ihtiyacımız olan her anda merhem gibi karşımıza çıkıyor… Mutluluğu hatırlatan da o, hüznü saran da… Bazen özlem oluyor, bazen neşe… Bazen elimde tuttuğum kitabımda ama her zaman gönlümün tam ortasında…
Büyükada, fotoğrafta kara kalem resmini gördüğünüz evimiz, yaz, deniz… Hepsini küçük büyük özlüyoruz… Ama en çok dedemi özlüyoruz…
No comments yet.