Anıları ve anları saklamak mümkün olsa, Büyükada’nın geçmişini bir kutuya koymak isterdim. Tıpkı Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı romanında anlattığı aşkı aynı isimli müzesinde kutularda sakladığı gibi.
Yıllar geçiyor, hepimiz yaş alıyoruz, semtler çehre değiştiriyor, alışık olduğumuz sesler kayboluyor, modernleşiyoruz ama çoğu kez yozlaşıyoruz. Adalar ana karadan uzak olduğu için bu değişime belki biraz daha dirençliler. Ama yine de çılgınca dönen çarka karşı koymak mümkün değil. Her sene biraz daha yabancılaşıyorlar.
Bütün kış özlediğimiz adaların, yazla beraber, bizi hatırladığımız tüm güzelliğiyle kucaklamasını bekleriz. “Veda”lara hiç dayanamayız. Yokluğunu en çok hissettiklerimiz ise yine bütün kış özlediğimiz komşularımızdır.
Sizlerle geçen seneden bir komşu buluşması fotoğrafı paylaşıyorum.
Sevgili ada komşularımla yaşadığım her mutlu anı, unutulmaz hatıraları en değerli hazine kutumda saklamak ve çok bekletmeden tekrar tekrar yaşamak istiyorum.
Hikayeler de yemekler kadar lezzetli sabirsizlikla Buyukada yemekleri kitabini alip tarifleri birer birer deneyip Boston’daki arkadaslarimiza sunmak istiyorum!
Çok teşekkür ederim yorumlarınıza, çok zarifsiniz..