Geçtiğimiz bayram değişik duygularla geçti. Bayramı evde, ailenizle beraber, seyahat etmeden kutlamak çok güzel. Hele eviniz Büyükada’daysa çok çok güzel. Ama son yıllarda dikkat etmeniz gereken şeyler var yoksa bayram burnunuzdan gelebilir.
Ailemde bayramın ilk günü öğle yemeğinde buluşmak bir gelenektir. Bu bayram da öyle oldu. Ama artık Büyükada’da bir evden bir eve gitmek ciddi bir mesele. Sanki herkes anlaşmışcasına adaya geliyor tatil günlerinde. Adamızın ilgi görmesi güzel ama sanırım biraz dozu kaçtı bu ilginin. Bayramlık kıyafetlerimiz içinde, kalabalıkları yararak ve arabacılardan azar işiterek dede evimize vardığımızda bitap düşmüştük diyebilirim.
Ama annemin, anneannemin, tüm ev halkının güler yüzleri, emek dolu bir sofra, öpülen eller, verilen harçlıklar mutlu bir bayram başlangıcı için yetti de arttı bile. Sonrasını sorarsanız, o işte biraz karışık.
Ciddi bir sıcakta fayton bulamama, eve yürüyüş, çarşının kargaşası, gürültüsü, “acaba bu bayram yemeklerini akşama mı çeksek?” düşünceleri ve hatta “yok yok adalar bitti artık” serzenişleri…
Sonra güzelim evimize varış, gün batımının nefes kesen etkisi, ada sevgisinin tekrar tekrar kalplerimizi fethetmesi… Sakinlikle beraber tekrar yollara düşüş ve ne yazık ki tekrar hayal kırıklığı!!!
Kalabalıkların ardından Büyükada’nın çöp ada oluşunu acı dolu gözlerle izleyiş…
Biz beş nesil Büyükada’lı bir aileyiz. Büyüklerimizden kulağımıza ilk fısıldanan öğütler hep saygıyla ilgili olanlardı. Adalar’ın bir eşi yok lütfen en azından buna saygı duyalım, koruyalım…
No comments yet.