Selin’ciğim, ben annemle çok geç tanıştım. Annemi anladığımda evli bir kadındım. Annem de aslında çok verici, çocuklarına çok sevgi dolu ve ailesine çok düşkündü ama çok disiplinliydi ve çok konuşmazdı. Daima bakımlıydı. Babamı bir gün bile makyajsız karşıladığını bilmem.
Kıskanırdım arkadaşlarımı, onlar anneleri ile her şeyi paylaşırlardı. Ben lisede bile cesaret edemezdim anneme isteklerimi söylemeye. O duvarı ancak evlendikten sonra yıkabildim. Küçücükken kendime bir söz verdim; “Anne olur da bir kızım olursa böyle yapmayacagim.” Aslında bu sözle de olmuyor, günün şartları karı koca ilişkileri farkında olmadan seni bir şekilde yönlendiriyor.
Geriye baktığımda, şimdi anneme çok hak veriyorum bir çok konuda. O zamalar 3 kardeştik, sonra Muti’m de bize katıldı. 4 çocuk. 2 kız, 2 erkek. Belki annem de ancak bizi böyle disipline etti.
Bana gelince, hayal ettiğim her şeye sahip oldum. Bir oğlum, bir kızım olsun istiyordum. Oldu. Onları çok iyi yetiştirmek istiyordum. Oldu. Yıllar içinde enerjimi hiç kaybetmedim. Her zaman iyi düşündüm.
Dünya güzeli torunlarım var. Hamd etmeyi, şükretmeyi bilirim. Gönülden istenirse hiç yorulmazsın, enerjin tükenmez, her yere yetişirsin. Böyle olunca benim için günler çok uzun, vermek daha kolay oluyor. Haklısın.
Not: Aramızdaki bu yazışmaları evrenin bir mucizesi gibi kabul ediyorum. Sanki içimizdeki yolculuğun parça parça hesabını veriyorum. Kendimce şaşırıyorum.
Supersiniz ana kiz icinizde ne cevherler varmis… Ecemede gerisi bulasmis…