Tüm kadro artık İstanbul’a dönüş yaptık. Annem ve anneannem, kışlık evin hazırlıklarını da tamamladı. Geçen hafta “yazlık evi nasıl kapatırız”ı anlatmıştı annem. Bu hafta da devamı var, kışlık evin açılması da bir başka tiyatro!
Selin’ciğim, yazlık evi kapatmak, kışlık evi açmak gerçekten hayatımızın, özellikle biz kadınların çok önemli bir işi. Programlı olunmaz ise zor. Genellikle bu işlerin tarihi çocukların okul yılları ile çok alakalı. Geçen hafta senin telaşını gördüm. Okul başlayacak, okul alışverişleri, yazlık evin kapanması, kışlık evin hazırlığı.
Bizim çocukluk yıllarımızda daha doğrusu en küçük kardeşimizin okul yıllarında okullar biter bitmez Büyükada’ya taşınır, okul açılmadan üç dört gün evvel-bir gün daha kalabilir miyiz yalvarmalarina rağmen-kışlık eve geçerdik. Yazın rehavetini çocuklar üzerlerinden atsınlar, formalar çantalar hazırlansın, defterler kaplansın, etiketler yapıştırılsın diye birkaç gün önceden geçerdik. Bunları niye anlatiyorum; şimdiki hayatın ne kadar kolay olduğunu göstermek için. Ev derinlemesine değil şöyle bir toparlanır, ince temizlik, detay yerleşme, çocuklar okula baslayınca yapılırdı.
Eskiden kışlık evler de tamamen kapanırdı. Koca yaz sadece babacığım arada sırada kontrol amaçlı giderdi. Hemen hemen tüm arkadaşları, bir iki aile dışında adanın çeşitli yerlerinde otururdu. Adaya bir gelinildi mi kışa kadar kimsenin şehre inmek aklına gelmezdi. Şimdi düşünüyorum da davetler de hep adada olurdu. Hiç kimsenin aklına da adadan deniz için seyahate gitmek gelmezdi. Dünyanın hiçbir yerinde şehre bu kadar yakın yazlık var mıdır? Bu nedenle yazın doya doya babamızın da keyfini çıkartırdık. Sana bunları yazarken o kadar heyecanlandım ki hala kışlık evi açmak gibi bir cevabım yokmuş gibi sanki. Selin’ciğim, evlendikten sonra, kışlık evimi tamamen hiç kapatmadım. Çünkü davetler, açılışlar, düğünler olurdu. Adadan giyinik inmek, son vapuru kaçırmak zordu. Nisan ayı gelince, zaten yapılması gereken işlerin en başında kışlıkların kalkması işi olurdu. Kürkler havalandırılır, paltolar, kabanlar yün kıyafetler hepsi önce silkelenir, sonra havalandırılır. Torbalar çıkar silkelenir. Hurçlar zaten yıkanmış, kalkmıştır. Onlar çıkar. Kimine güve ilacı, kimine kuru sabun, kimine lavanta konur. Kaldırılmış vaziyette açılmayı bekler bütün yaz…Onları açmadan evvel önce tabii ki büyük temizlik yapılır. Bu arada her ne kadar tam kapamasak da kışlık evimizdeki gümüş eşyalar, aksesuarlar, halılar da zaten parlatılmış, yıkanmış silinmiş ve kaldırılmış olur.
Büyük temizlik, camlar, önce duvarlar silinirken perdeler yıkanır. Bir yandan camlar, koltuklar, yerler iyice temizlenir. Perdeler asılır, halılar açılır, serilir. Duvardaki tablolar toz alınarak yerlerine asılır. Aksesuarlar, gümüşlükler yerleştirilir. Her oda aynı düzenle kışa hazırlanır.
Banyoların temizliği de yapıldıktan sonra en önemlisi mutfaktır. Bazen tam bir günü hatta iki günü alır. Eskiden evi tam kapattığımız zamanlarda, mutfakta ne varsa yıkar kaldırırdık. Ama ara ara gidince lazım olan bir şeyi bulmak, açmak meşakkatli, onun için bu işi kış başı eve döndüğümde yapıyorum. Buzdolaplarını da en düşükte ama çalışır vaziyette bırakıyorum. Onun için büyük temizlik başlamadan ilk önce buzdolaplarını çekerim, eriyince karbonatlı su ile siler kurularım. Yazlıktan getirdiğim malzemeleri yerleştiririm. Erzak dolabı da çok el alır. İçinde hiçbir malzeme kalmayacak şekilde boşalır, temizlenir, havalandırılır, kurulanır, yerleştirilir. Fırın ve aspiratör temizlenir. Camlar fayanslar, tezgahlar, yerler pırıl pırıl temizlenir. Bu işlemler yapılırken, bulaşık makinası defalarca çalışır. Kap kacak, bardak, çatal, bıçak, kaşık ne varsa yıkanır. Tencereler, tavalar, elektirikli ev aletleri elde yıkanır, silinir, kurulanır. Herşey yerlerine yerleştirilir. Avizeler de önemli. Onların da genelde temizliği yazın ev kapanırken yapılır. Hatta annem hepsini sarardı bezle ki yazın tozu üzerine gelmesin diye. Doğrusu ben evi kaparken temiz bırakıyorum dönünce de tozlarını alıyorum ve cam kısımlarını parlamaları için bulaşık makinesi parlatıcısı kattığım suyla siliyorum. Bütün bu işler olduktan sonra yatak odasının dolaplarına sıra gelir. Hepsi boşaltılır, silinir ve kurulanır. Kışlıklar yerlerinden çıkar. Tek tek yerleştirilir. Kürkler için ekim sonu, kasım başı gibi serin bir hava beklenir. Tekrar havalandırdıktan sonra yerlerine asılır.
Selin’ciğim büyükler Allah bitirmesin derler, aslında bakarsan bu işler 365 gün hiç bitmez… Kim bilir daha yapıp da şimdi aklıma gelmemiş ne işler vardır. İşte bak ayakkabı dolabını unuttum. Ayakkabılar ve çantalar… Yaza girerken kaldırdığımız tüm ayakkabılar tekrar elden geçerken genellikle babanınkiler-okul zamanlarınızda sizinkileri de gönderirdim- boyaya gider. Onlar da dolaplar temizlendikten sonra yerlerine yerleştirilir. Dolap içlerindeki örtüler yıkanır, ütülenir, serilir. Şimdiki gençler bu örtüleri kullanmıyor. Bence iyi de yapıyorlar. Biraz hayatı kolayına kaçarak da yaşamak lazım doğrusu. Hayırlı kışlar diliyorum.
Fotoğraf: Burcu Ergin
Şimdii, bir de başka bir açıdan konuya yaklaşalım. Yazı ve kışı aynı evde geçirmesine rağmen devamlı hareket hâlinde olan biri için bu yaşananlar hakikaten çok enteresan. Ama bunun kat’iyetle hayatın kolayına kaçmak için değil tam tersi, hayatın içinde olmak için yapıldığını belirtmeliyim. Ayrıca, bu seyahatlerde kalınan değişik yerlerde karşılaşılan olaylar ve insanlar o kadar farklı ki, sadece bu husus tüm yorgunluğa değer.
Tabii böyle bir hareketli ortamı gerçekleştirmek için, bekar olmanın yanı sıra, yukarıda yazılı metindeki gibi kışlık ve yazlık evilerini, misafir odasına kadar hazırlayan arkadaşlara sahip olma şansını da yakalamak gerek!.Onları seviyor ve gönülden kutluyorum
Aydin cim cok tesekkur ederiz.
Harika yorumlar, teşekkür ederiz.